Kim için: Yahşibey köyü ve çocuklar
Kiminle: Emre Senan Tasarım Vakfı, Nevzat Sayın ve üniversite öğrencileri
Ne zaman: 2022
15-30 Ağustos 2022 tarihlerinde Mimar Nevzat Sayın ile birlikte farklı üniversitelerden 10 mimarlık öğrencisinin katıldığı 49. Yahşibey Tasarım Çalışması’nı yürüttük. Emre Senan Tasarım Vakfı’nın (ESTV) ev sahipliğinde gerçekleşen çalışmada, kuruluşumuzdan beri üzerinde çalıştığımız “Atıl Köy Okulları” konusunda yeniden tartışma ve fikirler üretme fırsatı bulduk. 2019 yılındaki 44. Yahşibey Tasarım Çalışması’nda da üzerinde çalıştığımız konu hakkında çoklu fikirler üretmek yerine bu sefer Yahşibey’de bulunan iki okul binasının “gerçekleştirilebilir” bir öneri ile hayata döndürülmesine yönelik katılımcılarla beraber bir proje ürettik.
2006 yılından beri İzmir Dikili Yahşibey köyünde gerçekleşen Yahşibey Tasarım Çalışmaları, “farklı tasarım disiplinlerinde üniversite eğitimi gören genç tasarımcılara yaratıcılıklarını kışkırtacak, birlikte eğlenerek çalışmalarını sağlayacak bir ortam sunmayı” amaçlıyor. Hakkında daha fazla bilgiye web sitesinden ulaşabileceğiniz çalışmaların mimarlık atölyeleri ise Nevzat Sayın tarafından her sene farklı ortakların katılımı ile yürütülüyor.
15 günlük çalışma sonucunda katılımcıların birlikte kaleme aldığı proje raporunu aşağıda okuyabilirsiniz.
Proje Raporu:
Önceki senelerde çalışılmış olan, terk edilerek atıl kalmış köy okulları bu dönemin de konusuydu. Fakat bu seferki amacımız Yahşibey’deki atıl köy okulları için gerçekleştirilebilir bir öneri geliştirmekti. Çalışmaya başlamadan önce çevre köylerdeki atıl okulları gezerek bu kadar yakın çevrede bile ne kadar çok kullanılmayan yapı stoğu olduğunu gördük. Yahşibey için oluşturacağımız öneri, Türkiye’de bulunan atıl köy okulları için de bir örnek olmalıydı.
Yahşibey’de yapılan ilk okul binası, 1948 yılında faaliyete girmiş, 1979 tarihinde ise ilkinin hemen altına yeni okul yapılmış. Fakat 90’lardan itibaren okullarda öğrenci kalmamasıyla birlikte köydeki çocuk sayısı da hızla azalmış. Artık hafta sonları ve bayramlarda ziyarete gelen torunlar dışında köyde neredeyse hiç çocuk yaşamıyor.
Projedeki ilk amacımız zamanında köyün çocukları için yapılmış iki okulu tekrar canlandırarak okul bahçelerini çocuklarla buluşturmaktı. Önceliğimiz, öğrenciler ve köyde yaşayan yaşlı nüfustu. Çünkü yaş ortalamasının yükselmesi ve dolayısıyla günlük yaşam hareketliliğinin azalmasıyla köy halkının geçmişten gelen alışkanlıkları yok olmaktaydı. İlk günden beri tasarımımızın temasını köy halkının sosyalleşmesi, eğlenmesi ve birlikte yapma alışkanlıklarına dönmeleri oluşturmaktaydı.
Eski ve yeni okul olarak adlandırılan atıl binaları canlandırma projemizin daha gerçekleştirilebilir ve sahiplenilebilir olması için, köy halkının hafızasında yer etmiş okulları en az müdahale ile yenilemeye karar verdik. Mevcut yapıların çoğunu güçlendirerek kullanmaya, fonksiyonlar için yetersiz kaldığı durumlarda ise ekleme yapmaya ve tuvalet binası gibi günümüzde amacını kaybetmiş ve fiziksel olarak iyi durumda olmayan yapıları da yıkmaya karar verdik. Köy dokusunda önemli bir yeri olan okulların taş duvarları bizim için potansiyeli yüksek mimari elemanlardı. İki okul arasındaki kopuk ilişkiyi güçlendirmek için bahçe duvarlarını bazı yerlerde eğrisel forma getirerek ve bahçenin içine yönlendirerek toplanma-sosyalleşme alanları oluşturduk. Ege’de yaz aylarının en önemli ihtiyacı olan gölgelik alanlar ise tasarımımıza altında oluşturduğu yarı açık oturma ve atölye alanları ile üst örtü olarak girdi.
Eski/üst okul, evlere daha yakın olması sebebiyle ağırlıkla köy halkına hizmet eden işlevlere sahip bir ’Yahşibey Köy Evi’ne dönüştü. Köyden yaklaşarak Köy Evi bahçesine girildiğinde kullanıcı, çaylık olarak adlandırdığımız alana ulaşıyor. Çaylık; yenilenen ocak ve çeşme, eklenen tezgah, ateş alanları ve oturma birimleri sayesinde köy sakinlerinin istedikleri zaman kullanabilecekleri bir açık mutfağa dönüşüyor. Köy Evi’nin arkasında oluşturulan bahçeler ve bu bahçelere hizmet eden bir depo olarak yeniden işlevlendirilmiş eski kümes yapısı; kura ile belirlenerek 1 yıllığına hanelere tahsis ediliyor ve böylece alanın herkes tarafından kullanımı sağlanmış oluyor. Binanın içerisinde bulunan köy salonu ve mutfak her mevsim kullanılabilen bir toplanma ve sosyalleşme alanı oluşturuyor. Köy kadınları için bir atölye ve köy halkı için doktor muayeneleri için bir sağlık odası bulunuyor. Bahçenin taş duvarlarının içeri doğru yönlendirilmesi sayesinde oluşturulan amfi; sinema, tiyatro, konuşma gibi etkinlikler için kullanılabilecek bir alana dönüşüyor. Taş duvarlar üstünde oluşturulmuş boşluklara yerleştirilecek çok amaçlı birimler, gölgelikli oturma elemanları olarak kullanılabilecekleri gibi satış amaçlı tezgah birimlerine de dönüşebiliyorlar.
Yeni/alt okul, köyün girişine ve yağhaneye yakın olması sebebiyle aşçılık öğrencileri için bir konaklama birimi ve mutfak olarak ‘’Yahşibey Yemek Atölyesi’’ne dönüştü. Eski okul binasının arkasına yapılan eklerle öğrenci ve yürütücü yatakhaneleri için gerekli alanlar sağlandı. Bir amfi ile yarı açık atölye alanına kadar uzanabilen kapalı çalışma alanı, çocuk atölyelerine mekan oluştururken aynı zamanda da Yahşibey ve Ege’nin yavaşça kaybolan yemek kültürünün belgelendiği, tariflerin saklandığı bir yemek kütüphanesi olarak çalışıyor. İşlevini yitirmiş ve kötü durumda olan tuvalet binasının yıkılıp yapı izinin devam ettirilmesiyle oluşturulan açık mutfak, aşçılık öğrencilerinin gönüllü şeflerle ve köy halkıyla birlikte yörenin yemeklerini yörenin bahçe ürünleriyle yaparak öğrendiği bir atölyeye dönüşüyor. Öğrencilerin olmadığı zamanlarda da bu mutfak köy halkının hayır yemekleri gibi etkinliklerde hep birlikte yemek yapıp yediği bir toplanma alanı olarak kullanılabiliyor. Mutfak atölyesinde yapılan günübirlik atölyeler için çevre köylerden gelen veya köy halkının torunları olan çocuklar, bu okulları ve bahçelerini daha fazla kullanabilmesi amacıyla arazinin eğimiyle birlikte çalışan; tırmanma, kayma ve oturma birimleri olarak tasarlanan alanlarda oynayabiliyorlar.
Tüm bu mekanlara önerilen farklı işlevler sayesinde köy halkı; yılın her dönemi, çocukları ve torunları ile beraber bu mekanları kullanabilecek ve azalan birlikte yapma alışkanlıklarını geri kazanabilecek bir hale geliyor. Dışarıdan gelen aşçılık öğrencileri ve diğer ziyaretçiler ise deneyimleyecekleri atölyeler ile hem köy ile etkileşime girecek hem de yörenin kaybolmakta olan yemek kültürünün korunmasına katkı sağlayacaklar. Köylerin kolektif hafızasında yer tutan atıl okulların yeniden kullanılabilir duruma gelmesinin köylerin canlanmasına önemli katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Yahşibey için yemek kültürü üzerinden önerdiğimiz bu programın başka köyler için de o köylerin durumlarını dikkate alan uyarlamalar ile birlikte bir model olabileceğini umut ediyoruz.
—
Yahşibey Tasarım Çalışmaları yapılan çalışmalar kadar, katılımcılar ve yürütücülerin bir arada 15 günlük bir yaşam örgütlemesini önemsiyor. Bizim dahil olduğumuz 49. çalışmada da çalışmaların yanında birlikte yapılan ve yenen yemekler, ev ve havuzun temizliği, köylülerle gerçekleştirilen temaslar, binada, havuzda, bahçede ve denizde eğlenilen vakitler, dinlenilen müzikler 15 günlük sürenin keyifli bir dayanışma atmosferi içinde geçmesi sağladı. Bu keyifli vakti yaratan ve yoğun bir şekilde emek sarf ederek fikirler üreten katılımcılara, sürece bizi dahil eden ve sıcak bir ev sahipliği yapan ESTV’ye, birlikte verimli bir şekilde çalıştığımız Nevzat Sayın’a ve yemekleriyle sohbetlerini paylaşan tüm Yahşibeylilere teşekkür ederiz.
Atölye süreci ile beraber projeyi içeren kitapçığı bu adresten inceleyebilirsiniz.
Atölye güncesini buradan okuyabilirsiniz.
Atölyenin fotoğraf albümüne buradan ulaşabilirsiniz.
Atölyenin ortak müzik listesini ise buradan dinleyebilirsiniz.
Atölye katılımcıları:
Andaç Güney, Ateş Cem Sayın, Burak Aydın, Ece Geren, Elif Feyza Ünlüsoy, Emre Özen, Hevjin Andiç, Kevser Aksoy, Kutay Koçtekin, Selman Faruk Agavur
Atölye yürütücüleri:
Altıner Yıldırım, Elif Tan, Emre Gündoğdu, İdil Bayar, Merve Gül Özokcu, Nevzat Sayın, Selçuk Sarp Özgen, Setenay Kamazoğlu