Elif Çak, Yelta Köm for English please scroll down
Narlıca, Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı olan 90′lı yıllarda boşaltılan, neredeyse köyün tamamının atıl kaldığı fakat son zamanlarda geri dönüşlerin başlamasıyla yazları nüfusun yaklaşık olarak 7000′e çıktığı, 286 haneli bir köy. Narlıca Köyü Eğitim, Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (NARDER) başkanı Nusret Mutlu’dan gelen görüşme talebi ile Mardin Artuklu Mimarlık Fakültesi’nde yaptığımız atölyenin ertesinde, 3 Mart 2014′te Diyarbakır merkezde ilk buluşmamızı gerçekleştirdik.
Köy, Diyarbakır merkeze araç ile 2 saat uzaklıkta olduğundan o gün köyü ziyaret edemedik, ilk buluşmamızda köyün genel yapısı ve ihtiyaçları üzerine görüştük. Herkes İçin Mimarlık’ın yaptığı çalışmaları, yürüttüğü projeleri paylaştık ve daha sonra görüşmek üzere Diyarbakır’dan ayrıldık.
Diyarbakır’a ikinci ziyaretimizi 26 Mart 2014’te gerçekleştirdik. NARDER başkanı Nusret Mutlu ve Şener Aktaş bizi havalimanında karşıladılar ve Kulp’a doğru yola çıktık. Yolculuğumuza bölgede başka bir köyde öğretmenlik yapan Perwer Aktaş da katıldı. Kulp merkeze vardık ve ilçenin belediye eş-başkan adaylarından Metin Dinar ile ve ilçe halkı ile buluşup derneği ve projeleri anlattık. Eski bir eğitimci olan Metin Dinar projelerle çok ilgilendi, “Atıl Köy Okulları Projesi”ne dair okullar tamamlandıktan sonra yöre halklarını birbirleriyle tanıştırmak için başka bir proje geliştirilebileceğinden bahsetti. Seçim sonrası daha detaylı konuşup birlikte iş birliği yapmak üzere sözleşerek Kulp merkezden ayrıldık.
Narlıca Köyü, ilçe merkezine yaklaşık on beş dakika uzaklıkta. Köye geldiğimizde öncelikle okulu ziyaret ettik. Köyde şu an iki adet atıl okul var ama bir tanesi aileler tarafından konut olarak kullanılmaktaymış. Narlıca köyü dağ yamacında kurulu bir köyken, 1975 Lice depremi sonrası köyün yerleşimi aşağıya doğru kaymış. Depremden sonra, Almanya’nın desteğiyle yapılan prefabrik deprem konutları, beş senelik ömür biçilmesine rağmen bugün halen yaşayanlarının da geliştirmesiyle ayakta. Köyün bu kısmının grid yapısı açık bir şekilde gözüküyor.
Köy okulu üç sınıftan, iki de ayrı odadan oluşuyor. Dışarıda ise tuvaletler ve ahır gibi kullanılan ama normalde kışın okul yakacaklarının ve diğer malzemelerin bırakıldığı malzemelik var. Yapılma tarihi 1986 olan okul 90’lı yıllarda boşaldıktan sonra 2000′lerin başında eğitime açılmış ama öğrenci azlığından devam edememiş. Okulu gezerken yöre halkı ve köy muhtarı Tahsin Çelik de bize katıldı. Biz de bu sırada okulun rölövesini aldık ve belgeledik. Okul yapısal olarak iyi bir durumda, fazla müdahaleye gerek kalmadan yeniden işlevlendirme potansiyeline sahip, ayrıca önündeki geniş bahçesi de açık hava etkinlikleri için ideal. Okulu gezdikten sonra, bizi misafir etmek isteyen köylülerin evlerinin bahçesine gittik. Okulun ne olabileceği konusunda birçok istek ve fikir var. Yazın köy nüfusu il dışından gelenler ile iyice artıyormuş, emekli olup köye dönenlerden biri yazın çocuklara teakwondo kursu verilebileceğini, belki bir spor tesisi haline dönüştürülebileceğini söylüyor. Yazları köyde artan genç nüfus için bir sosyal merkez olması da isteklerden biri ve tabii mümkün olursa insanlara istihdam sağlayabilecek bir yer.
Köyde aktif olarak ipekböceği yetiştiriciliği yapılıyor, bu da okulun dönüşebileceği fonksiyona dair ipuçları verdi bize. Aynı zamanda köy derneğinin bünyesinde kurulan Sosyal Hizmetler Komisyonu madde bağımlılığı ile mücadele kapsamında okulda etkinlikler düzenlemek istiyor. Bunların hepsinin yanında Narlıca’nın su problemi de söz konusu, köye gelen sulama suyu az olduğu için halk içme suyunu sulama suyu olarak kullanıyor ve bu yüzden köy yazın susuz kalabiliyor. Oysa köyün yanından hemen geçen bir çay var, NARDER bu konuda da çalışmalar yapmak istiyor.
Tüm Narlıca ve Kulp halkı ziyaretimiz sırasında bizi çok içten ağırladı ve sıcak karşıladı, çevrelerine dair olan ilgileri ve bilinçleri ile bizi birçok konuda köy hakkında bilgilendirdiler. Ayrıca köyün kendine yaptırdığı atkılardan da birer tane yanımıza aldık. Köyde ufak da olsa bir değişimin olacak olması tüm halkı heyecanlandırmış durumda, bu günübirlik ziyaretin ertesinde önümüzdeki aylarda birkaç günlük bir atölye çalışması ile ihtiyaçları tam olarak belirleyip çalışmaya başlamayı planlıyoruz.
Narlıca, which is a village of Kulp neighborhood, was under forced displacement in 90’s. It has been an abandoned village for years, but lately, returning to the village began and today there has been 286 houses in the village where the population reaches to 7000 people in summer. With the Chairman of Narlıca Village, Education, Culture, Cooperation and Solidarity Foundation (NARDER) Nusret Mutlu’s invitation, we had first meeting in Diyarbakır on 3 March 2014, shortly after our workshop at Mardin Artuklu Architecture Faculty.
Narlıca is 2 hours far away from Diyarbakır city centre. That’s why we couldn’t visit the village. We talked about structure of village and its needs. Also we presented them the projects of Herkes İçin Mimarlık, scheduled next meeting and then turned back to İstanbul. Our second visit was on 26 March 2014. Nusret Mutlu and Şener Aktaş met us at the airport. Then Perwer Aktaş joined us, who is a teacher also at another village in the region. We arrived to Kulp and met with Metin Dinar, who was the candidate for co-mayor elections and has also a history of educating. We shared our projects with him and he suggested us to merge “Abandoned Rural Schools Project” with another project which may be about bringing people together from different regions where the project goes on. Promising each other to meet again in order to talk more detailed after the finish of elections, we went to Narlıca.
Narlıca is 15 minutes far away from Kulp. When we reached to village, we visited the school. There are two abandoned schools right now. The old one was built in around 1937, which is today used by families as a house. The new one was built in 1985. Narlıca had been locating on the shoulder of a mountain, but after the Lice earthquake in 1975, it had moved down. After the earthquake, temporary houses were built by support of Germans. Their lifecycle was estimated to 5 years, but they are still in good condition by the force of improving.
There are three classrooms and two free rooms in the school. Also there is another small building outside of the school, which is in use as toilet and storage. The school was built in 1985, but after 90’s it has become abandoned. Education has started again during 2000’s, but because of the lack of students, it was malfunctioned once more. While we were visiting the school, people from village and the muhtar Tahsin Çelik joined us. The school is in a good physical condition and does not need any major production for revitalizing. On the other hand, the garden that is located in front of the school can be used for outdoor activities. After we visited school, we went to the houses of people from the village. There are a lot of ideas and demands about school. One of the people, who has retired and turned back to the village, wants school to teach taekwondo courses to children and young people. Also many people want to have a social center for young people because in summer the young population increases. One other request is an employment area, for sure. The silkworm breeding is actively sustained in the village and this gives us some clues about the prospective function. In addition, NARDER wants to organize some events against the substance addiction. One of the main problems of the village is water. People have to use drinking water instead of irrigation water although there is a brook in the village. NARDER also wants to manage and solve this problem.
All people from Narlıca and Kulp hosted us so warmly. They informed us about many topics with their conscious and awareness. Even the thought of a little change in the village excites people. We are going to visit Narlıca with a big group in the coming months and organize a workshop about the school.